11 Mayıs 2008

Büyük Rüzgar için Yükseklere Dokunun

Rüzgar türbini üretimini yan sanayi gibi yapan Türkiye'nin çıtayı yükseltebilmesi için üretimden fazlası gerekiyor

Geçtiğimiz hafta İstanbul Sanayi Odası'nın düzenlediği 'Rüzgar Türbinleri ve Ekipmanlarının Yerli Kaynaklar Kullanılarak Tasarımı ve Üretimi Paneli'nde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) enerji uzmanı İsmet Turan'ın yaptığı açıklama herkesin dikkatini türbin alanında Türkiye'nin önünde duran fırsatlara çekmeye yetti. Turan'ın 2000-2030 yılları arasında 390 milyar euro yatırım yapılacağını ve önemli fırsatlar olduğunu açıklaması, sanayicilerin heyecanlanmasını sağlamıştı. Heyecan yerini yavaş yavaş meraka bırakırken kafalarda artık bazı şeyler daha net bir hal alıyordu. Panele katılan dinleyicilerin ilgisi de gösteriyordu ki dünyada olduğu gibi Türkiye'de de rüzgar enerjisi ile birlikte önemi artan rüzgar türbinleri her geçen gün yatırımcının ilgisini daha çok çekiyor. Ancak, Türkiye'de kurulan santrallerin yüzde 70'i yerli katkı payı ile yapılabiliyor. Geri kalan yüzde 30'luk kısmın da yerlileştirilmesi, önümüz deki dönemde büyük miktarlarda rüzgar santrali kurmayı planlayan Türkiye için oldukça önemli. Bunun yanı sıra sektörün önündeki asıl fırsat, dünyada bu ekipmanlara olan talebin bir hayli yüksek olması. Dünyadaki bu talebi Türkiye için büyük fırsata dönüştüren etken ise, bu ekipmanlar için gerekli parçaların Türkiye'de üretiliyor olması. Türkiye, bu ürünleri yan sanayi gibi üretirken, Türk sanayicisinin nihai ürüne yönelmesi kazancını katlayacak. Fakat sanayici bunu yaparken doğru iş modelini seçmek ve rekabete hazırlıklı olmak zorunda, zira küresel rekabette şartlar oldukça hızlı değişiyor.

DIŞ PAZAR FIRSATI

Türkiye'nin özellikle yerli enerji kaynağından elektrik üreten yatırımlara ihtiyaç duyduğu düşünüldüğünde, sektörün önündeki fırsatların başında iç pazarın geldiği söylenebilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ilişkin kanun ile verilen alım garantisi ve diğer ülkelere kıyasla yüksek olan (yüzde 35-40) kapasite faktörü gibi değişkenler, iç pazardaki fırsatları artıran diğer etkenler. Ancak rüzgar türbini konusunda dış pazarlara bakıldığında, buradaki fırsatların da en az iç pazar kadar çekici olduğu görülüyor.

Zeki Aybar Eriş: 'Yatırımlarımızı ikiye katlama imkanını bulabilirsek türbin imalatına da girmeyi düşünüyoruz.'

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği'nin rakamlarına göre 2030 yılına kadar Avrupa'da bu alanda 320 milyar euro yatırım yapılacak. 2006 yılında yüzde 23 büyüyen Avrupa rüzgar türbini pazarı, ülkelerin enerjide dışa bağımlılığını azaltma politikası ve küresel ısınma ile mücadelede Kyoto gereği karbon ticareti sayesinde daha da büyüyeceğe benziyor. Bu göstergeler ışığında rüzgar türbini üretimi sanayici için yatırım yapılacak alanların başında geliyor fakat bu alana girmek o kadar kolay değil. Türbin üretiminde büyük şirketlerle yarışacak olan şirketlerin rekabet için yapacağı planı sağlam ayaklar üzerine oturtması gerekiyor. Geçmişte Almanya'nın önde gelen rüzgar türbini üreticilerinden Enercon Firmasını Türkiye'de ortak üretim yapmak için getirmeye çalışan ve bugünlerde de bu konudaki girişimlerini sürdüren Polat Enerji San.Tic.A.Ş. Genel Müdürü Zeki Aybar Eriş, 'Dünyayla rekabet edebilmek için türbin komple anahtar teslim yapılmalı ve en az 10 yıl bakım, onarım, yedek parça garantisi verilebilmeli' diyor ve ekliyor: 'Şu anda gerçekleştirilen santral yatırımlarının hızı iç pazara üretim yapabilecek tesis yatırımlarını zarara uğratır. Dolayısıyla öncelikle santral yatırımlarına destek verilmeli, arkasından da bunlara yönelik imalat tesisleri desteklenmeli.'

NİHAİ ÜRÜN ASLINDA KOLAY

Türkiye'de rüzgar türbini konusunda yan sanayinin oluşmuş olması aslında bu konuda nihai üretim yapmak isteyen şirketler için büyük bir avantaj. Zaten Avrupa'daki rüzgar türbini üreticileri de Türk sanayicisinin ürettiği ekipmanları kullanarak nihai ürün elde ediyor. Bu konuda Almanya, Pakistan gibi ülkelere uluslararası enerji danışmanlık hizmeti veren İpek Energy GmbH Genel Müdürü Osman İpek, 'Rüzgar türbinleri genel olarak üreticiler tarafından 'paketleme' yapılıyor. Üretici kendi Ar-Ge departmanının sunmuş olduğu çizelgeler doğrultusunda kanatları piyasaya satış yapan bir kanat üreticisinden, dişli kutusunu yine başka bir üreticiden alıyor ve bu ürünleri paketleyip tek bir ürün olarak piyasaya satıyor' diyor ve ekliyor: 'Türkiye'de üretim lisansı veren şirketlerden bir türbin üretim lisansı ve beraberindeki know-how alınıp rahatlıkla üretim gerçekleştirilebilir.'